Türkiye'de Son On Yılda Öğretmen Yetiştirme ve Mesleki Gelişimde Değişimler: Değişim Yönetimi Perspektifinden Bir Analiz
- Onur AK
- 16 Nis
- 14 dakikada okunur
Son on yılda Türkiye’de öğretmen yetiştirme ve öğretmenlerin mesleki gelişim süreçlerinde önemli dönüşümler yaşanmıştır. Eğitim sistemi içinde öğretmen niteliğini artırmak ve öğretmenleri değişen koşullara uyumlu hale getirmek amacıyla bir dizi politika değişikliği ve reform hayata geçirilmiştir. Bu değişiklikler arasında öğretmen adaylarının yetiştirilme biçimindeki yenilikler, hizmet içi eğitimlerde dijitalleşme hamleleri, öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarının yeniden tanımlanması ve 2022 yılında yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu ile bağlantılı düzenlemeler sayılabilir. Söz konusu reformlar, eğitim ortamlarında verimliliği artırmayı hedeflemekle birlikte, uygulama süreçleri ve paydaş tepkileri bakımından değişim yönetimi perspektifiyle incelenmeyi gerektirmektedir. Bu analiz, değişim yönetimi kuramları ve uygulamaları ışığında, 2015-2025 döneminde öğretmen yetiştirme ve mesleki gelişim alanlarında yapılan değişiklikleri değerlendirmektedir. İnceleme, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) raporları ve resmi belgelerinin yanı sıra Türkçe akademik kaynaklara dayalı bulgulara yer vererek, dijitalleşme, hizmet içi eğitimde dönüşüm, Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Millî Eğitim Akademisi gibi güncel uygulamaları ele almaktadır. Son olarak, yapılan değişimlerin daha verimli olabilmesi için kişisel değerlendirme ve öneriler sunulacaktır.

Değişim Yönetimi Kuramları ve Eğitimde Değişim
Eğitim örgütlerinde başarılı bir reform süreci, ancak etkili bir değişim yönetimi yaklaşımıyla mümkün olabilir. Değişim yönetimi kuramları, örgütlerde yeniliklerin planlanması, uygulanması ve kalıcı hale getirilmesi için yol gösterici ilkeler sunar. Kurt Lewin’in değişim modeli (çözülme-değişim-yeniden donma) ve John Kotter’in 8 adımlı modeli gibi klasik kuramlar, değişim öncesi hazırlık, vizyon oluşturma, paydaş katılımı, kısa vadeli kazanımlar ve değişimin kurumsallaştırılması gibi unsurların önemini vurgular. Eğitim alanında, değişimin merkezinde öğretmenler bulunduğundan, teorik çerçeveler özellikle öğretmen katılımının sağlanması, güçlü iletişim ve dirençle başa çıkma stratejileri üzerinde durmaktadıregitisim.gen.tregitisim.gen.tr. Nitekim Erdoğan (2002) eğitimde değişim sürecinde “katılım, yukarıdan aşağı dikte olmamalı… öğretmenlerin katılımı sağlanmalı, eleştirileri önemsenmelidir” diyerek öğretmenlerin sürece dahil edilmesinin altını çizeregitisim.gen.tr. Aksi halde, değişimin tepeden inmeci bir yaklaşımla ve rastgele dayatılması, öğretmenler gibi çalışanlarda direnç oluşturmakta ve başarısını riske sokmaktadıregitisim.gen.tr. Bu nedenle eğitimde politika değişiklikleri tasarlanırken, öğretmenlerin ve diğer paydaşların sürece etkin katılımı, değişimin gerekçelerinin iyi anlatılması ve geri bildirim mekanizmalarının kurulması kritik önem taşır. Değişim yönetimi kuramları ayrıca, örgüt kültürünü dikkate almayı, değişime hazır olma düzeyini analiz etmeyi ve gerektiğinde pilot uygulamalarla öğrenmeyi de önermektedir. Bu ilkeler, eğitim sistemimizde son dönemde yapılan öğretmen yetiştirme ve geliştirme değişikliklerinin incelenmesinde yol gösterici olacaktır.
Son On Yılda Öğretmen Yetiştirme Süreçlerindeki Değişiklikler
Öğretmen Eğitimi ve Aday Öğretmenlikte Yenilikler
Türkiye’de öğretmen yetiştirme sisteminde 2015 sonrası dönemde kaliteyi artırmak ve nitelikli öğretmen istihdamını sağlamak üzere çeşitli adımlar atılmıştır. Bu kapsamda, öğretmen adaylarının üniversite eğitimi sonrasında mesleğe geçiş süreci yeniden yapılandırılmıştır. 2016 yılında uygulamaya konulan Aday Öğretmen Yetiştirme Programı ile atanan öğretmenlerin ilk bir yıl boyunca deneyimli bir danışman öğretmen rehberliğinde yetiştirilmesi ve yıl sonunda değerlendirmeye tabi tutulması öngörülmüştür. Bu program başlangıçta yazılı sınav ve mülakat içerirken, sonraki yıllarda öğretmenlerden ve eğitim sendikalarından gelen geri bildirimlerle bazı değişikliklere uğramıştır. Örneğin, başlangıçta uygulanan sözlü sınav (mülakat) yöntemi eleştirilere yol açmış ve 2018 sonrasında Adaylık Kaldırma Sınavı daha çok yazılı merkezli bir değerlendirmeye dönüşmüştür. Bu süreç, değişimin uygulanmasında paydaş geri bildirimlerinin dikkate alınmasının önemini göstermektedir.
Öğretmen yetiştirmede bir diğer önemli adım, pedagojik formasyon sertifikası konusundaki düzenlemeler olmuştur. Geçmişte eğitim fakültesi mezunu olmayanlara öğretmenlik yolu açan sertifika programları, son on yıl içinde birkaç kez değişime uğramıştır. MEB ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) arasındaki koordinasyon eksiklikleri nedeniyle formasyon programlarının niteliği tartışma konusu olmuş, 2018 tarihli 2023 Eğitim Vizyonu belgesi “sertifikaya dayalı formasyon yerine lisansüstü düzeyde Öğretmenlik Mesleği Uzmanlık Programı açılacaktır” hedefini ortaya koymuşturgolova.meb.gov.tr. Bu vizyon doğrultusunda YÖK, 2020’lerin başında pedagojik formasyon sürecini lisansüstü programa dönüştürme girişimleri başlatmıştır. Ancak geçiş sürecinde yaşanan belirsizlikler, formasyon eğitimi alan binlerce adayın durumunu muğlak hale getirmiş ve değişimin kademeli yönetilmesinin gerekliliğini ortaya koymuştur. Sonuç olarak, öğretmenlik mesleğine giriş koşullarını netleştirmek amacıyla kapsamlı bir yasal düzenleme ihtiyacı doğmuştur. Nitekim 3 Şubat 2022 tarihinde Türkiye’de ilk kez öğretmenlik mesleğine özgü bir kanun yasalaşmış ve öğretmen adaylarının seçimi, yetiştirilmesi ve atanma sürecine dair köklü değişiklikler getirilmiştirtedmem.org.
Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Millî Eğitim Akademisi
3 Şubat 2022’de kabul edilip 14 Şubat 2022’de yürürlüğe giren 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, Türkiye’de öğretmenlik mesleğine ilişkin dağınık mevzuatı tek çatı altında toplama ve mesleğin statüsünü güçlendirme yönünde önemli bir adımdırtedmem.org. Kanun, öğretmenlerin “seçilmeleri, yetiştirilmeleri, atanmaları, hakları, görev ve sorumlulukları, ödül ve cezaları, kariyer basamaklarında ilerlemeleri” gibi hususları düzenlemiş ve Millî Eğitim Akademisi adında yeni bir kurumun kurulmasını öngörmüştüriegb.meb.gov.triegb.meb.gov.tr. Kanun ile öğretmenlik, genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon bakımından hazırlık gerektiren “özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanmış; öğretmen adaylarının mesleğe hazırlık sürecine Akademi bünyesinde kapsamlı bir eğitim dönemi eklenmiştiriegb.meb.gov.trtedmem.org. Bu düzenlemeye göre, eğitim fakültesi mezunları (veya ilgili alandaki diğer lisans mezunları) MEB’e bağlı Millî Eğitim Akademisi’nde yaklaşık 1.5-2 yıl sürecek hazırlık eğitimine tabi tutulacak; bu eğitimi ve yapılacak sınavları başarıyla tamamlayanlar öğretmen unvanı ile atanacaktırtedmem.org. Böylece, üniversite eğitimiyle birlikte toplamda 5.5-6 yıllık bir hazırlık dönemini tamamlayan adayların mesleğe kabul edilmesi planlanmaktadır. Kanunun getirdiği bu yeni model, öğretmen yetiştirme sürecine ek bir filtre ve kalite kontrol mekanizması eklemeyi hedeflemektedir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu ayrıca, halihazırda görev yapan öğretmenler için kariyer basamakları sistemini yeniden düzenlemiştir. Kanuna göre öğretmenlik mesleği; öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağından oluşacaktıriegb.meb.gov.tr. En az 10 yıllık deneyime sahip öğretmenler, MEB tarafından sağlanan uzman öğretmenlik eğitimini (ve sınavını) başarıyla tamamladıklarında uzman öğretmen unvanı alabilecek; uzman öğretmen olarak en az 10 yıl görev yapanlar ise başöğretmenlik eğitimini alıp başarılı olarak başöğretmen unvanı alabileceklerdiriegb.meb.gov.tr. Bu unvanları alan öğretmenlere bir derece verilerek özlük haklarında iyileştirme yapılması da düzenlenmiştiriegb.meb.gov.tr. Kariyer basamakları uygulaması aslında 2005 yılında yasal zemine kavuşmuş, ancak yıllarca uygulanamamış bir sistemdi. 2022 Kanunu ile bu sistem güncellenerek yeniden yürürlüğe konmuş ve 2022-2023 yıllarında on binlerce öğretmenin uzman ve başöğretmen unvanı almaya hak kazandığı görülmüştür. Örneğin, MEB’in Ocak 2025’te açıkladığı verilere göre 2024 yılı sonunda 315.856 öğretmen kariyer basamakları kapsamında yeni unvanlar almış; bunların 66.658’i uzman öğretmen, 249.198’i ise başöğretmen olmuşturmeb.gov.tr. Bu sonuç, öğretmenlerin mesleki gelişim faaliyetlerine geniş katılım gösterdiğini ve kanunun somut bir çıktısı olarak kariyer gelişimi süreçlerinin işlerlik kazandığını göstermektedir.
Kanun kapsamında kurulacak olan Millî Eğitim Akademisi, yalnızca öğretmen adaylarının yetiştirilmesi değil, aynı zamanda görevdeki öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin hizmet içi eğitimlerinin planlanması ve yürütülmesinden de sorumlu olacaktıriegb.meb.gov.tr. Akademi, öğretmen ve yöneticilerin sahip olması gereken yeterlikleri belirleyip güncelleyecek; öğretmenlere mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri, tutum ve dijital yeterlikleri kazandıracak eğitim programları uygulayacaktıriegb.meb.gov.tr. Bu yönüyle Akademi, MEB’in öğretmen yetiştirme ve geliştirme birimlerinin (örn. Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü) daha kurumsal bir yapıda yeniden örgütlenmesi olarak görülebilir. Değişimin yönetimi açısından bakıldığında, Akademi’nin başarılı olabilmesi için altyapı ve insan kaynağının iyi planlanması, üniversiteler (YÖK) ile iş birliğinin sağlanması ve öğretmenlerin bu kurumu mesleki destek mekanizması olarak benimsemesi gerekecektir. Nitekim 2022’de çıkarılan kanun, uygulamada bazı eksiklikler ve tepkilerle karşılaşmış; özellikle kanunun sadece 12 maddeden oluşarak öğretmenlik mesleğini “bütüncül olarak ele almaktan uzak, odağı kariyer basamaklarına indirgenen” bir metin olduğu eleştirisi yapılmıştırtedmem.org. 2023 yılında Anayasa Mahkemesi’nin kanunun bazı maddelerini iptal etmesi üzerine, 2024’te kanunda revizyon yapılmış ve Millî Eğitim Akademisi’nin kurulumu gibi konular netleştirilmiştirtedmem.orgtedmem.org. Bu süreç, büyük ölçekli yasal değişimlerin dahi dinamik bir şekilde yönetilip gerektiğinde revize edilmesinin önemini ortaya koymaktadır.
Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi ve Hizmet İçi Eğitimde Dönüşüm
Son on yılda öğretmenlerin hizmet içi eğitim (sürekli mesleki gelişim) alanında da önemli dönüşümler yaşanmıştır. 2010’ların başlarında yapılan tespitler, Türkiye’de öğretmenlerin mesleki gelişim faaliyetlerine katılımının sayısal olarak yüksek olmasına karşın, bu faaliyetlerin niteliğinin tartışmalı olduğunu ortaya koymaktaydıdergipark.org.tr. Örneğin Nilay Bümen ve arkadaşlarının 2012’de yaptığı bir derleme, Türkiye’de genç ve dinamik bir öğretmen nüfusu olmasına rağmen, öğretmenlerin çoğunun katıldıkları hizmet içi eğitimleri etkili bulmadığını; “geleneksel kurs ve seminerlerin kuramsal ağırlıklı, bağlamdan kopuk, izleme ve geribildirim sunmayan, didaktik bir tarzda yürütüldüğünden” dolayı etkisiz kaldığını göstermiştirdergipark.org.tr. Bu durum, öğretmenlerin mesleki gelişiminde “ciddi ve köklü bir dönüşüm” ihtiyacına işaret etmekteydidergipark.org.tr. Nitekim MEB de son yıllarda bu ihtiyacı fark etmiş ve hizmet içi eğitim yaklaşımlarında değişiklikler yapmaya başlamıştırdergipark.org.tr.
Öğretmenlerin mesleki gelişimine dair politikaların yeniden ele alınması, 2017 yılında açıklanan Öğretmen Strateji Belgesi 2017-2023 ve 2018’de yayımlanan 2023 Eğitim Vizyonu belgesi ile ivme kazanmıştır. 2023 Eğitim Vizyonu’nda “öğretmen ve okul yöneticilerimizin mesleki gelişim etkinliklerinin lisansüstü öğrenim ile desteklenerek yeni bir mesleki gelişim anlayışı, sistem ve modeli oluşturulacağı” ifade edilmiş, üniversitelerle iş birliği vurgulanmıştırgolova.meb.gov.tr. Ayrıca vizyon belgesi, yaygın biçimde eleştirilen “tepedenci hizmet içi eğitim” yaklaşımından uzaklaşılması gerektiğine işaret ederek, okul temelli mesleki gelişim modelleri ve uygulamalı eğitimlerin artırılmasını hedeflemiştir. Bu çerçevede, MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü bünyesinde öğretmenlerin ihtiyaçlarına yönelik yeni eğitim programları geliştirilmiş, özellikle etkileşimli atölye çalışmaları, uzman öğretmenlerden oluşan eğitimci havuzu ve okullara yönelik yerinde eğitim projeleri gündeme gelmiştir.
Hizmet içi eğitimdeki en dikkat çekici değişimlerden biri, dijitalleşme ve çevrim içi platformların etkin kullanımı olmuştur. Özellikle COVID-19 pandemisi ile 2020 yılında okulların uzaktan eğitime geçmesi, öğretmen eğitimlerinin de çevrim içi ortama taşınmasını hızlandırdı. MEB, 2020 ve 2021 yıllarında öğretmenlere yönelik pek çok semineri uzaktan eğitim yoluyla sunmuş, öğretmenler EBA (Eğitim Bilişim Ağı) üzerinden mesleki gelişim içeriklerine erişmiştir. Bu deneyimler, kalıcı bir dijital platform ihtiyacını gündeme getirmiştir. Nitekim 2022 yılı başında MEB, öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimlerini desteklemek üzere Öğretmen Bilişim Ağı (ÖBA) adlı yeni bir portalı hayata geçirdiyegitek.meb.gov.tr. 24 Ocak – 4 Şubat 2022 tarihleri arasında ilk kez yarıyıl tatilinde öğretmenlere isteğe bağlı çevrim içi hizmet içi eğitimler ÖBA üzerinden sunulmuş; öğretmenler MEBBİS hesaplarıyla platforma girerek çeşitli seminerlere katılmış ve e-sertifika alabilmiştiryegitek.meb.gov.tryegitek.meb.gov.tr. Bu uygulama, Türkiye’de dijital teknolojilerin öğretmen mesleki gelişimine entegrasyonu adına bir dönüm noktasıdır. ÖBA sayesinde coğrafi engeller aşılmış, öğretmenler kendi programlarına uygun zamanlarda çevrim içi eğitim alabilme esnekliğine kavuşmuştur. İlk etapta iklim değişikliği, atık yönetimi, ilk yardım, dijital beceriler, ders tasarımı gibi konularda seminerler sunulmuş ve binlerce öğretmen yararlanmıştıryegitek.meb.gov.tr.
Dijital platformların kullanımı, 2022 ve 2023 yıllarında giderek artmıştır. Özellikle Uzman Öğretmenlik ve Başöğretmenlik unvanlarına yönelik eğitim programları da ÖBA üzerinden verilmiştir. Örneğin 2022 yılında uzman öğretmenlik sınavına hazırlanan yaklaşık 614 bin öğretmen, gerekli 180 saatlik eğitimi çevrim içi modüller şeklinde tamamlamış; aynı şekilde 2023 ve 2024’te de yüzbinlerce öğretmen ÖBA üzerinden kariyer basamakları eğitimlerine katılmıştırmeb.gov.tr. MEB’in verileri, öğretmenlerin mesleki gelişim faaliyetlerine katılım oranının oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Nitekim OECD’nin TALIS 2018 araştırmasına göre de Türkiye’de öğretmenlerin %93,6’sı son bir yılda en az bir sürekli mesleki gelişim faaliyetine katılmıştır ki bu oran OECD ortalamasına (%94,5) yakın olup, sayısal katılım anlamında uluslararası standartların yakalandığına işaret etmektedirigeder.org.tr. Bu durum, öğretmenlerin öğrenme konusunda istekliliğini göstermesi açısından olumludur. Ancak nitelik boyutunda, dijital eğitimlerin ve genel olarak hizmet içi programların öğretmenlerin sınıf uygulamalarına ve öğrenci başarısına etkisinin sistematik olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hizmet içi eğitimlerdeki dönüşümün bir diğer vechesi de içerik ve yöntem boyutunda yaşanmıştır. Geleneksel hizmet içi eğitimler genellikle konferans ve seminer formatında, tek yönlü bilgi aktarımla sınırlı kalırken; son yıllarda uygulama temelli, atölye çalışması formatındaki etkinlikler yaygınlaştırılmıştır. Öğretmenlerin akran öğrenmesini desteklemek amacıyla okul ya da ilçe bazında Profesyonel Öğrenme Toplulukları oluşturulması teşvik edilmiş; bazı projelerde öğretmenlerin birbirlerinin derslerini izleyerek geribildirim vermesi gibi uygulamalar denenmiştir. MEB, öğretmenlerin mesleki gelişim ihtiyaçlarını daha iyi tespit edebilmek için çevrim içi anketler ve Öğretmen Yeterlikleri çerçevesine dayalı analiz araçları kullanmaya başlamıştır. Örneğin, 2023 yılında öğretmenlerin bireysel gelişim planlarını oluşturmalarına yardımcı olacak bir dijital portalın (Öğretmen Mesleki Gelişim Modülü) pilot çalışmaları yapılmıştır. Tüm bu adımlar, öğretmenlerin mesleki gelişimini süreklilik arz eden, ihtiyaç temelli ve öğretmen odaklı bir yapıya kavuşturma amacını taşımaktadır.
Değişim Yönetimi Açısından Bir Değerlendirme
Türkiye’de son on yılda öğretmen yetiştirme ve mesleki gelişim alanlarında gerçekleştirilen değişimler, geniş ölçekli örgütsel değişimin tüm zorluklarını barındırmaktadır. Değişim yönetimi perspektifinden bakıldığında, bazı alanlarda başarılı uygulamalar görülmekle birlikte, bazı boyutlarda eksiklikler gözlenmiştir.
Öncelikle, değişimin planlama ve vizyon aşamasında MEB’in stratejik bir çerçeve ortaya koyduğu söylenebilir. 2017 tarihli Öğretmen Strateji Belgesi ve 2018’deki 2023 Eğitim Vizyonu, öğretmenlerin seçimi, eğitimi ve geliştirilmesi konusunda bir yol haritası çizmiştir. Bu belgelerde öğretmenlik mesleğinin statüsünün yükseltilmesi, sürekli mesleki gelişimin teşvik edilmesi ve dijital yeterliklerin kazandırılması gibi net hedefler bulunmaktadırgolova.meb.gov.trgolova.meb.gov.tr. Söz konusu hedeflerin bir kısmı hayata geçirilmiş (örneğin meslek kanunu çıkarılması, dijital platform kurulması gibi), bir kısmı ise halen geliştirilme aşamasındadır. Bu durum, değişim yönetimi literatüründe vurgulanan “vizyon oluşturma ve bunu somut adımlara dökme” ilkesine kısmen uyulduğunu göstermektedir.
Ancak paydaş katılımı ve iletişim boyutunda bazı sorunlar yaşandığı da aşikârdır. Özellikle Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun hazırlanışı ve uygulanmasında öğretmenlerin ve öğretmen sendikalarının süreçte yeterince dahil edilmediği eleştirileri yapılmıştıregitisim.gen.tregitimreformugirisimi.org. Eğitim sendikaları, kanun hazırlık sürecinin şeffaf olmamasını ve kanun içeriğinin öğretmenlerin temel sorunlarını çözmekten uzak olmasını eleştirmiş; örneğin Eğitimiş ve Eğitim-Sen gibi kuruluşlar kanunun ilk halinin bir “meslek kanunu” niteliği taşımadığını, daha çok kariyer basamaklarına odaklandığını belirtmiştirtedmem.orgegitimreformugirisimi.org. Nitekim kanunun bazı hükümleri yargı denetimine takılarak iptal edilmiş, bu da değişimin başında daha kapsayıcı bir istişare süreci yürütülmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Değişim yönetimi ilkelerine göre, değişime direnç göstermesi muhtemel grupların en baştan sürece dahil edilmesi, görüşlerinin alınması ve endişelerinin giderilmesi gerekiregitisim.gen.tregitisim.gen.tr. Türkiye’de öğretmen politikalarının uygulanmasında bu ilkeye tam uyulamaması, bazı yeniliklerin başlangıçta tepkiyle karşılanmasına yol açmıştır. Örneğin, 2022’de uzman öğretmenlik sınavı getirilirken öğretmenlerin bir kısmı “sınavla kariyer” uygulamasına tepki göstermiş; buna karşın MEB, öğretmenlere geniş çaplı ücretsiz eğitim sunarak ve sınavda kapsamı belirli tutarak durumu yönetmeye çalışmıştır. Sonuçta beklenenden çok daha fazla sayıda öğretmen sınava girip başarılı olmuş, bu da başlangıçtaki direncin zamanla azaldığına işaret etmektedir. Burada değişim yönetiminin “kısa vadeli kazanımlar oluşturma” prensibine uygun bir durum söz konusudur: Kariyer basamakları uygulamasından yararlanan on binlerce öğretmenin maddi ve manevi kazanç elde etmesi, değişimin meyvelerini göstermiş ve sonraki turlar için kabulü artırmıştır.
Bir diğer önemli boyut, koordinasyon ve kurumsallaşma sürecidir. Öğretmen yetiştirme ve geliştirme ekosistemi, MEB merkez teşkilatı, okullar, üniversiteler (eğitim fakülteleri) ve sivil toplum kuruluşlarını kapsayan çok aktörlü bir yapıdır. Son on yıldaki değişimlerin bazılarında kurumlar arası koordinasyon sorunu belirgin hale gelmiştir. Örneğin, öğretmen adaylarının yetiştirilmesinde YÖK ile MEB’in uyumsuz politikaları, MEB’in Millî Eğitim Akademisi gibi kendi yapısını kurmasına zemin hazırlamıştır. TEDMEM’in bir değerlendirmesinde, MEB ile YÖK arasındaki koordinasyonsuzluğun öğretmen yetiştirme konusunda en büyük sorun olduğu vurgulanmış; Millî Eğitim Akademisi’nin kurulmasının bu soruna tepki olarak ortaya çıktığı ancak kalıcı çözüm için ekosistemde iş birliğinin şart olduğu belirtilmiştirtedmem.orgtedmem.org. Gerçekten de, ideal bir değişim yönetimi yaklaşımı, tüm paydaşların ortak bir vizyon etrafında buluşmasını ve rollerin net tanımlanmasını gerektirir. Türkiye’de incelenen dönemde, bakanların değişmesiyle önceliklerin kısmen farklılaşması da süreklilik sorunları yaratmıştır. Örneğin, 2018’de Ziya Selçuk’un vizyoner yaklaşımları, 2021 sonrasında Mahmut Özer döneminde farklı önceliklerle harmanlanmış, bu da bazı projelerin kesintiye uğramasına veya yön değiştirmesine yol açmıştır. Kurumsal hafızanın korunması ve reformların kişilere bağlı kalmadan kurumsallaşması, değişimin sürdürülebilirliği için kritik görülen bir başka noktadır.
Dijital dönüşümün yönetimi konusunda ise MEB’in nispeten hızlı ve başarılı bir adaptasyon sağladığı söylenebilir. ÖBA’nın kısa sürede devreye alınması ve milyonlarca öğretmenin kullanmaya başlaması, iyi bir planlama ve teknoloji yönetimi örneğidir. Değişim yönetimi açısından burada görülen, “acıktır ve besle” stratejisidir: Pandemi koşullarıyla öğretmenlerde uzaktan eğitim tecrübesi oluşmuş ve dijital öğrenmeye ihtiyaç artmışken, MEB bunu karşılayan bir platform sunarak talebi karşılamıştır. Yeni sistemin tanıtımı, kullanıcı dostu arayüzü ve motivasyon için e-sertifika, kariyer puanı gibi unsurların kullanımı da öğretmenleri teşvik etmiştir. Yine de dijitalleşmenin getirilerinin kalıcı olması için teknik altyapının sürekli iyileştirilmesi ve içerik kalitesinin yüksek tutulması gerekmektedir. Öğretmenlerin dijital platformları sadece zorunlu eğitimlerde değil, gönüllü öğrenme amaçlı da kullanması istenen bir hedeftir. Bunu sağlamak için platform içeriklerinin öğretmen ihtiyaç ve ilgilerine göre çeşitlendirilmesi, etkileşimli ve uygulamalı modüllerin artırılması önem taşır.
Özetle, Türkiye’de öğretmen yetiştirme ve geliştirme süreçlerindeki değişimler, değişim yönetimi kuramlarının önerdiği pek çok unsuru doğrular niteliktedir. Katılım eksik kaldığında direnç yükselmiş, iyi planlanıp destek sunulduğunda yüksek katılım ve benimseme sağlanmıştır. Değişimin her adımında durumsal değerlendirme yapılıp politika düzeltmeleri (örneğin kanun revizyonu, program iyileştirmeleri) uygulamaya konmuştur ki bu da öğrenen bir organizasyon yaklaşımının işaretidir. Bundan sonraki süreçte, bu reformların amaçlanan etkiyi yaratması için değişim yönetimi perspektifinin rehberliğinde atılması gereken adımlar bulunmaktadır.
Sonuç ve Öneriler
Son on yılda öğretmen yetiştirme ve mesleki gelişim alanlarında hayata geçirilen düzenlemeler, öğretmenlik mesleğinin niteliğini artırma yönünde atılmış stratejik adımlardır. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile yasal altyapı güçlendirilmiş, kariyer basamakları ve Millî Eğitim Akademisi gibi yeniliklerle mesleğe bütüncül bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır. Hizmet içi eğitimlerin dijitalleşmesi ve yeni yaklaşımlarla zenginleştirilmesi, öğretmenlerin çağın gereklerine uygun bilgi ve becerilerle donanması adına olumlu gelişmelerdir. Bu değişimler, nihai tahlilde öğrenci başarısını ve eğitim kalitesini yükseltmeyi hedefleyen daha büyük bir dönüşümün parçasıdır. Ancak reformların kağıt üzerindeki hedeflere ulaşabilmesi için uygulama sürecinin etkin yönetilmesi ve sürekli iyileştirmelerle desteklenmesi şarttır. Bu bağlamda, sürecin verimliliğini artırmaya yönelik aşağıdaki öneriler sıralanabilir:
Paydaş Katılımının Artırılması: Gelecekte yapılacak politika değişikliklerinde ve mevcut düzenlemelerin revizyonunda, öğretmenler başta olmak üzere tüm paydaşların karar alma sürecine daha fazla dahil edilmesi gerekir. MEB, öğretmen temsilcileri, sendikalar, akademisyenler ve veliler ile istişare mekanizmaları kurarak, değişimin tasarım aşamasından itibaren geniş bir katılım sağlamalıdır. Bu, alınan kararların alanda benimsenmesini kolaylaştıracak ve olası dirençleri azaltacaktıregitisim.gen.tregitisim.gen.tr. Örneğin, Millî Eğitim Akademisi’nin eğitim programları oluşturulurken öğretmenlerin ihtiyaç ve görüşlerini düzenli anketlerle toplamak ve içerikleri buna göre şekillendirmek etkili olacaktır.
Eğitimde Liderlik ve İletişim: Okul yöneticileri ve il/ilçe eğitim yöneticileri, değişimin sahadaki liderleri olarak yetiştirilmelidir. Değişim vizyonunu öğretmenlere aktaracak, onları motive edecek ve destekleyecek liderlik becerileri kazanmaları sağlanmalıdır. MEB, değişimlerle ilgili bilgilendirme kampanyalarını ve iletişim stratejilerini güçlendirmelidir. Örneğin, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun getirdiği hak ve sorumluluklar, öğretmenlere net ve pozitif bir dille anlatılmalı; kafa karışıklığı yaratabilecek konularda sıkça sorulan sorular rehberleri yayımlanmalıdır. Değişimin amaçları ve beklenen faydaları açıkça iletildiğinde, öğretmenlerin uyum sağlaması hızlanacaktıregitisim.gen.tregitisim.gen.tr.
Pilot Uygulamalar ve Kademeli Geçiş: Büyük ölçekli değişimlerin birden bire tüm ülkeye uygulanmasındansa, pilot uygulamalarla test edilmesi ve kademeli geçiş planlarının yapılması önerilir. Örneğin, Millî Eğitim Akademisi kapsamındaki hazırlık eğitimi ilk etapta belli illerde veya belli branşlarda pilot olarak uygulanıp sonuçları değerlendirildikten sonra ülke geneline yaygınlaştırılabilir. Bu sayede karşılaşılabilecek sorunlar erken tespit edilip giderilebilir. Değişim yönetimi literatüründeki “küçük kazanımlar” yaklaşımı da pilot uygulamalarda elde edilen başarı öykülerinin yayılmasını ve güven oluşturmasını destekleyecektir.
Sürekli İzleme ve Geri Bildirim: Uygulamaya konulan her politikanın, belirlenen performans göstergelerine göre yakından izlenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. MEB, öğretmen yetiştirme ve geliştirme çalışmalarının etkisini ölçmek üzere bağımsız değerlendirmeler yapmalıdır. Örneğin, uzman öğretmenlik unvanı alanların sınıf içi performansındaki değişim veya dijital hizmet içi eğitimlere katılan öğretmenlerin bu eğitimleri sınıf uygulamalarına ne ölçüde yansıttığı gibi konular düzenli olarak araştırılmalıdır. Elde edilecek veriler ışığında, gerekirse programlarda düzeltmeler ve iyileştirmeler yapılmalıdır. Bu döngüsel iyileştirme yaklaşımı, değişimin yaşayan bir süreç olduğunu ve sürekli öğrenme ile mükemmelleştirilebileceğini gösterir.
Üniversite ve MEB İş Birliğinin Güçlendirilmesi: Öğretmen yetiştirme konusunda YÖK ve MEB arasındaki iş birliği mekanizmaları kurumsallaştırılmalıdır. Eğitim fakültelerinin müfredatları, MEB’in güncel öğretmenlik yeterlikleri çerçevesine ve sahada ihtiyaç duyulan becerilere göre güncellenmelidir. Millî Eğitim Akademisi, üniversitelerle ortak programlar geliştirerek öğretmen adaylarının lisans eğitimi ile Akademi eğitimi arasında uyum sağlamalıdır. Örneğin, öğretmenlik lisans programlarının son yılında okul deneyimi ve staj süreleri uzatılıp Akademi müfredatıyla entegre edilebilir. Böylece değişim, birbirini tamamlayan kurumlar eliyle yürütülmüş olur ve kaynaklar verimli kullanılır.
Öğretmen Motivasyonu ve Kültürel Değişim: Teknik düzenlemelerin ötesinde, öğretmenlik mesleğinde arzu edilen dönüşümün gerçekleşmesi için olumlu bir örgüt kültürü oluşturulması şarttır. Öğretmenlerin mesleklerini değerli hissetmeleri, değişimi bir yük değil bir fırsat olarak görmeleri için motivasyon stratejilerine ihtiyaç vardır. Bu kapsamda, başarılı uygulamaların ödüllendirilmesi, mesleki gelişimde örnek olan öğretmenlerin görünür kılınması ve “öğrenen öğretmen” kültürünün yayılması önemlidiregitisim.gen.tregitisim.gen.tr. Okullarda işbirlikçi bir atmosfer yaratmak, kıdemli öğretmenlerin mentorluk rolünü teşvik etmek ve yenilikçi fikirlerin desteklenmesi, değişimin tabana yayılmasını hızlandıracaktır. Ayrıca, farklı bölgelerde ve koşullarda çalışan öğretmenlerin ihtiyaçlarına duyarlı esnek politikalar geliştirilmeli (örneğin zorunlu hizmet bölgelerindeki öğretmenlere ekstra destek ve teşvikler sağlanması gibi), böylece tüm öğretmenlerin değişim sürecine eşit katılımı temin edilmelidir.
Dijital Altyapı ve İçerik Kalitesine Yatırım: Hizmet içi eğitimlerde dijitalleşmenin başarılı olabilmesi için gerekli altyapı ve içerik yatırımları sürekli kılınmalıdır. ÖBA ve benzeri platformların teknik kapasitesi artırılmalı, özellikle kırsal bölgelerdeki öğretmenlerin internet erişimi problemleri çözülmelidir. Dijital içerikler, sadece video konferans değil, öğretmenlerin aktif katılımını sağlayan etkileşimli modüller, simülasyonlar ve örnek ders videoları ile zenginleştirilmelidir. MEB, içerik üretiminde üniversiteler ve uzman eğitimcilerle iş birliği yaparak dünya standartlarında mesleki gelişim materyalleri sunmayı hedeflemelidir. Böylece dijital dönüşüm, sadece nicelik olarak çok sayıda öğretmene ulaştığı için değil, nitelik olarak da derin öğrenme sağladığı için anlam kazanacaktır.
Sonuç olarak, Türkiye’de öğretmen yetiştirme ve mesleki gelişim süreçlerinde son on yılda yaşanan değişimler, eğitim sistemini geleceğe hazırlama amacının bir parçasıdır. Bu değişimler değişim yönetimi ilkelerine uygun şekilde planlanır ve yürütülürse, öğretmenlerin mesleki yeterlikleri ve motivasyonları artacak, dolayısıyla öğrenci öğrenme çıktıları da iyileşecektir. Mevcut reformların başarıya ulaşması, uygulamadaki aksaklıkların proaktif bir yaklaşımla giderilmesine ve tüm paydaşların desteğinin kazanılmasına bağlıdır. Öğretmenler, eğitim politikalarının nesnesi değil öznesi haline geldiklerinde ve “yaşam boyu öğrenen” bir meslek kültürü benimsendiğinde, yapılan dönüşümler asıl hedefine ulaşacaktır. Bu nedenle, değişim yönetimi bakış açısıyla hareket ederek sürekli izleme, katılımcılık, iletişim ve uyum sağlama adımlarını ihmal etmeden yol almak, eğitimde kalıcı ve verimli iyileşme için elzemdir. Eğitim sistemimizde gerçekleştirilen bu dönüşümlerin, Türkiye’nin 21. yüzyıl eğitim hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacağı değerlendirilmektedir.
Kaynaklar:
MEB (2018). 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi. (Resmi belge, öğretmenlik mesleğinin statüsü ve mesleki gelişim hedefleri)golova.meb.gov.trgolova.meb.gov.tr.
MEB (2022). “Öğretmen Bilişim Ağı (ÖBA) açıldı” – Yenilik ve Eğitim Teknolojileri GM Haberi, 24 Ocak 2022 (ÖBA portalının devreye girişi ve ilk dijital hizmet içi eğitimler)yegitek.meb.gov.tryegitek.meb.gov.tr.
MEB (2024). Öğretmenlik Mesleği Kanunu, Resmi Gazete’de yayımlanan hali (Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun getirdiği düzenlemeler, kariyer basamakları ve Millî Eğitim Akademisi)iegb.meb.gov.triegb.meb.gov.tr.
MEB (2025). “Kariyer Basamakları Kapsamında 316 Bin Öğretmen, Uzman Öğretmen ve Başöğretmen Unvanı Aldı” – MEB Haberi, 16 Ocak 2025 (Kariyer basamakları sınav ve eğitimleri sonucunda unvan alan öğretmen sayıları)meb.gov.tr.
TEDMEM (2024). Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifine İlişkin Görüş ve Değerlendirmeler – Türk Eğitim Derneği Memorandumu (Kanunun kapsamına dair eleştiriler, Anayasa Mahkemesi iptalleri ve revizyon ihtiyacı)tedmem.orgtedmem.org.
Bümen, N. T. ve ark. (2012). Türkiye Bağlamında Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi: Sorunlar ve Öneriler. Millî Eğitim Dergisi, 194. (Son 10 yılda Türkiye’de öğretmenlerin mesleki gelişimi üzerine değerlendirme)dergipark.org.trdergipark.org.tr.
Eğitimde Değişim Yönetimi İlkeleri: Erdoğan, İ. (2002) ve diğer kaynaklardan derlenmiştir (Eğitimde değişimde öğretmen katılımının önemi, tepeden inmeci uygulamaların sakıncaları)egitisim.gen.tregitisim.gen.tr.
TALIS 2018 Türkiye Sonuçları: IGEDER (2022) Mesleki Gelişim Eğitimleri Raporu (Türkiye’de öğretmenlerin mesleki gelişime katılım oranları ve uluslararası karşılaştırma)igeder.org.tr.
Comments